oğlum milo barış 8 haziran pazartesi günü doğdu. kızımda olduğu gibi oğlum da doğumda hiçbir olumsuzluk yaşamadan, sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi.
birçok kadın gibi benim de hamilelik süreçlerim hamilelik ve doğumla ilgili bilgileri araştırmakla ve başka kadınların hamilelik ve doğum deneyimlerini okumakla geçti. her kadının deneyimi, hatta her kadının her bir doğumundaki deneyimi o kadar birbirinden farklı ki insan daha önce doğum yapmış olsa da kendini asla hazır ya da hazırlıklı hissedemiyor. kızımda -belki günü de geçtiği için- her gün hadi bugün doğum olsun artık dediğim halde oğlumda son günleri bu kez deneyimli olmama rağmen hep birşeyler eksik kalmış duygusu içinde, bugün de doğum olmasın diye geçirdim.
bir de bu kez beklentimi düşük tuttum. yine gününün geçeceğini, doğumun beklenen tarihinden bir gün sonraya verilen doktor randevusuna dahi gideceğimizi düşündüm. ama oğlum 40 haftaya 1 kala gelmeye karar verdi.
kızımın doğumunda hastanede çok fazla vakit geçirip akşama kadar açlıktan öldüğüm için bu kez evde vakit geçirmeyi planlıyordum. tabi ki planladığım gibi yapamadım :) çünkü bu kez ortada hiç kasılma yokken biraz suyum geldi. daha önce gittiğimiz kursta mukus/nişan gelirse hiçbir şey yapmayın ama su gelirse hemen hastaneye gelin dedikleri için bizim bekleme planımız suya düştü. yine de bari biraz kasılma başlasın, yok yere hastaneye gitmeyelim diye düşünüp evde oyalandık. hastanede uzun saatler kalabileceğimiz ihtimalini düşünüp yemek yedik. kasılmalar başladı ama bazen 5, bazen 10 dakikada bir geliyordu ve güneş'te olduğu gibi şiddetli ve "evet bunlar doğum kasılmaları" dedirtecek farklılıkta değildi. yine de burak'ın ısrarıyla -güneş doğmadan önce kakasını yaptığı için aynı şeyin olmasından korktuk- kalkıp hastaneye gittik.
hastaneye gidip kayıt yaptırdık. sonra benimle ilgilenecek ebe geldi. önce yine huni gibi bir alete kulağını dayayıp bebeğin kalp atışlarını dinledi, bebek gayet iyi dedi, saat tam 15:00'ti. sonra kasılmaların şiddetini ve bebeğin kalp atışlarını görmek için nts'ye bağladı. açılma olup olmadığını kontrol etti, yoktu. kasılmalar da düzensiz olduğu için eve gitme ihtimalini konuştuk. biraz yürümemi sonra 15 dakikada bir nts ile tekrar kontrol etmeyi önerdi. burak'la birlikte koridorda yürüdük, hatta bi ara evden getirdiğimiz tostları yedik. birkaç kez tekrar cihaza bağlayıp değerlere baktı, eve gitme ihtimalini unutun dedi :)
arada mesai değişti, emma isminde daha genç bir ebe geldi. tekrar nts değerlerine baktık, kasılmaların şiddeti artmıştı. epidural alacağım için, doğumu hızlandırmak adına amniyo zarını deldi, neyse ki kaka yapmamış su gayet berraktı. odayı değiştirip doğumun olacağı odaya gittik. bu kez bir daha çözülmemek üzere nts'ye bağlandım. bir ebe daha geldi, epidurali takacak uzmanı da çağırdılar. belki de kasılmalar şiddetlendiği için bana, anestezistin gelmesi çok uzun sürmüş gibi geldi. o gelene kadar gazla idare ettim.
epidural takıldıktan sonra 20 dakika içinde etki ediyormuş. kızımın doğumunda epiduralden sonrası çok kolay olmuştu. bir daha kasılma hissetmemiştim. başkalarının doğum hikayelerinde okuduğum itme isteğini ise hiç hissetmemiştim. bu kez öyle olmadı, sanki epidural almamış gibiydim. kasılmalar geldikçe gazı kullanmaya devam ettim. ebeye itme ihtiyacı hissediyorum dedim. sanırım bu kadar hızlı gelişeceğini düşünmediğinden açılmayı epiduralden sonra hiç kontrol etmemişti. kontrol ettiğinde 10cm olmuştu bile. itmeye başlamadan önce saate bakmayı akıl edememişim, zaten gözlerim de kapalıydı ve kendi halimdeydim :)
iki ebenin tezahüratları eşliğinde 5-10 dakika içinde saat 19:27'de oğlum doğdu. mosmor küçücük ve çok güzeldi. başı çıktığında biraz söylendi, şikayet etti ama doğduktan sonra hiç ağlamadı. hemen göğsüme koydular kordonun atışının durmasını bekledik. burak kordonu kesti, bu sırada ben de oğlumu emzirdim. arada bir yerde plasenta da çıktı ama tam sırasını hatırlamıyorum. bizim için gayet hızlı bir doğum süreciydi. hastaneye gittikten 4,5 saat sonra bebeğim kucağımdaydı. ebeler yine itme ve nefes alma konusunda çok başarılı olduğumu söylediler. diyafram nefesi konusunda bilgili olmanın faydasını gördüm.
k vitamini iğnesi yapmak ve tartmak için bebeği aldılar, 3790 gramdı. 1-2 dakika içinde hızlıca kontrol edip hemen geri verdiler. bize atıştıracak bir şeyler getirip bir saat kadar yalnız bıraktılar.
kalacağımız odaya geçtik. bana kalsa hiç hastanede kalmadan eve giderdim ama en erken ertesi gün çıkmaya izin veriyorlar. normalde kalış süresi 3 gün. ilk doğumlarda kalış süresinde ısrarcılar ama ikincilerde herhangi bir sorun yoksa daha erken ayrılma imkanı var. neyse ki var çünkü o kadar uzun süre güneş'siz kalamazdım. hastanede partnerlerin kalmasına izin verilmiyor bu yüzden burak gece eve döndü. biz de geceyi oğlumla geçirdik.
sabah çocuk doktoru gelip kontrollerini yaptıktan sonra hastaneden ayrıldık. bugün oğlum 13 günlük oldu. anneannesi, babası ve ben ablasıyla ona yetişmek için bütün gün kendimizi paralıyoruz :)
kızımda olduğu gibi oğlumda da pozitif bir doğum deneyimi yaşadım. hastanede hiçbir şeye sinir olmadım. türkiye'de uygulanan bir sürü rutinin ne kadar gereksiz olduğunu bir kez daha gördüm.
-hamileliğim süresince "çatı muayenesine" maruz kalmadım. çatın dar çatın geniş gibi saçma sapan cümleler duymadım.
-doğurduğum gün hariç nts'ye bağlanmadım.
-doğuma giren ebelerin doğumdan önce bebeğin kilosu hakkında hiçbir fikirleri yoktu.
-oğlumun ne zaman doğum kanalına girdiğini bilmiyorum, belki de doğum sancıları başladıktan sonraydı. türkiye'de bir çok kadının, bebek 38-39 haftaya kadar inmediyse artık inmez denilerek sezaryene yönlendirildiğini biliyorum.
-yırtık yok, dikiş yok. doğumda acele yok. türkiye'de olsaydım birçok kadın gibi belki de boşu boşuna rutin epizyotomiye maruz kalacaktım.
-internette okuduğum doğum hikayelerinde bir konudan çok şikayet edildiğini gördüm. o da sancılar ve doğum sırasında bir sürü gereksiz kişinin odaya girip çıkması, mahremiyetin hiçe sayılması. iki doğumumda da mahremiyete çok özen gösterildiğini hissettim.gereksiz kimse odaya girmedi.stajyer girebilir mi diye izin alındı. suyun gelmesi için amniyon zarının delinmesinden, bebeğe yapılacak k vitaminine kadar her konuda onayımız alındı.
-bebeğim doğumdan sonra yıkanmadı. doğumdan sonra bebekleri yıkamıyorlar. ilk kez anne olanlara ilk haftalarda sadece suyla yıkamayı tavsiye ediyorlar. oğlumun göbeği bir haftada düştü. ertesi gün sadece suyla yıkadım. vücudunda hala verniks kalıntıları duruyor.
yarın öbür gün bir kez daha doğurmaya karar verirsem, o sırada türkiye'de yaşıyor olsam dahi doğum için buraya gelirim. doktor doktor dolaşıp sezaryen yerine normal doğum yanlısını, rutin epizyotomi yapmayanını bulmak için enerji harcayacağıma; et yemezsen çocuğun geri zekalı olur diyen cahil doktoru, hamileyken diğer bebeğini emzirme düşük yaparsın diyen doktoru ikna etmekle uğraşacağıma uçağa atlayıp doğurup dönmek daha kolay.
iki bebeğimi de burada doğurduğum ve doğumla ilgili aklımda sadece pozitif anılar kalacağı için çok mutluyum.
gözün aydınnnn
YanıtlaSilmutlu mesut günler hayırlı bir ömür dilerim barış'a.. ailecek saadetiniz huzurunuz eksik olmasın.. ♥
çok teşekkür ederim.
Silmerhaba doğuma kadar emzirmeye devam edebildiniz mi acaba? ve kızınız emmeyi ne zaman bıraktı. sevgiler
YanıtlaSilmerhaba,ben emzirmeyi hiç bırakmadım.kızımı emzirip oğlumu doğurmaya gittim. hastaneden eve gelir gelmez gene kızımı da emzirdim. şu an kızım 2,5 oğlum 1 yaşında. ikisi de hala emiyor.
Sil2,5-3 yaşlarında kendi kendine emmeyi bırakma olabiliyormuş. o zamanı bekliyorum. çünkü birini emzirirken diğerine bıraktırmaya gönlüm razı olmuyor :) sevgiler