1 Mayıs 2013 Çarşamba

neden/nasıl vejetaryen oldum?

hayatımın vejetaryen olarak geçirdiğim süresi boyunca vejetaryen olduğumu yeni öğrenen insanlar tarafından bana en sık yöneltilen soru "neden?" sorusu. bunun pek çok mantıklı ya da duygusal nedeni var ve bunlardan herhangi birini cevap olarak söylediğimde genelde sorunun sahibini tatmin etmiyor ve "neden" sorusunu başka sorular takip ediyor. hiç mi et yemiyorsun? balık da mı yemiyorsun? peki protein ihtiyacını nereden karşılıyorsun?(!)

uzun bir süredir vejetaryenim. belki benim için büyük ve zor bir karar olmadığından, net tarihi hatırlamıyorum. tamam artık vejetaryenim diye ismini koymadan önce de et yemeyi seven bir insan değildim. sosyal et yiyiciydim diyebilirim. okuyup araştırıp aydınlanıp bir tercih yapmadım. vejetaryen olduğumda insanların et ihtiyacını karşılayabilmek için durmadan üretilen hayvanların küresel ısınmaya etkisinden, karbon gazlarından, hayvanların güneş görmeden, toprağa basmadan fabrikalarda doğup öldüğünden, insanların taleplerini karşılayabilmek için doğal süreçleri dışında insan müdahalesiyle çiftleştirildiklerinden, durmadan doğurtuldukları için ömürlerinin kısaldığından, insanlar yesin diye üretilen hayvanların yem ihtiyacını karşılamak için ekilen tarım alanları; insanların yiyebileceği meyve sebze ve tahıl ekip biçmek için kullanılsa dünyada açlık kalmayacağından haberim yoktu.

her türk çocuğu gibi benim de sevip beslediğim, isim taktığım kuzu bayramda kesildi. ancak tek sebep bu değil. böyle bir travma yaşamamış olsaydım da vejetaryen olurdum. çocukluğumdan beri bahçemizde hep kedilerimiz vardı. biraz büyümeye başlayınca evde beslediğim canlılar tavşan, balık, muhabbet kuşu, kaplumbağa, kedi, köpek şeklinde çeşitlenmeye başladı. tabi o zamanlar henüz çocuk olduğum ve ailemle birlikte yaşadığım için hayvanlarla arkadaşlık serüvenim(özellikle sokaktan bulduğum pireli kediler ve halının ortasına kaka yapan köpeklerin) çoğunlukla evden gönderilmeleriyle sonuçlandı. biraz daha büyüyünce ben sokakta gördüğüm her aç yavru kediyi eve getirmemeyi öğrendim, annem ve babam da apartmanda da olsa kediyle yaşanabileceğini. böylece yıllarca birlikte yaşadığımız kedilerimiz oldu. büyüyüp kendi evime çıkınca da yine kedi edindim. 11 ve 10 yaşındaki kedilerimle doğduklarından beri birlikte yaşıyoruz.

bana kalırsa insan başka türde bir canlıyla yaşayınca kendini üstün tür olarak görmeyi bırakıp onların yaşam hakkına saygı duymayı öğreniyor. kedi ya da kuzu farketmiyor. bir canlıyı yemek(ya da giymek) için öldürmek fikri bana çok  uzak geliyor.

başka canlıları yemeden de yaşayabileceğim için, hayvanları yaşarken sevdiğim için, kendim de duygusal bir hayvan olduğum için, et yemenin sağlığımız için gerekli olduğunu kanıtlayacak bilimsel bir veri olmadığı için, beslenme uzmanlarının ya da doktorların araştırıp inceleyerek değil, ağız alışkanlığıyla ve öyle olduğuna "inandıkları" için et yememiz gerektiğini söylediklerini bildiğim için, toplumsal olarak büyük bir etki yaratamasam da birey olarak üzerime düşeni yapmak için,  biraz daha iyi bir insan olmak için vejetaryenim.

et yememenin dışında kürk ya da deri giymiyor ayrıca hayvanlar üzerinde deneyler yaptığını bildiğim firmaların kozmetik ürünlerini de almıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sen de fikrini paylaş!