30 Ağustos 2015 Pazar

güneş 1,5 yaşında


bu yazıyı geçen ay yazmaya başladım, 2 çocuklu hayat ve araya giren türkiye seyahati ve tatil nedeniyle ancak tamamlayabildim. ben bu yazıyı yazana kadar kızımın becerilerine yenileri eklendi ama yazıya ekleme yapmadan yayınlıyorum.

bu ay kızım 1,5 yaşını bitirdi. 1 yaşından beri aylık gelişmelerini yazmayı bırakmıştım. 6 ayda önemli şeyler oldu, not almanın zamanı geldi diye düşündüm.

aylardır koltuklara duvarlara tutuna tutuna yürüyen, parklarda kendi bebek arabasını süren kızım 14 aylıkken(8 nisan) cesaretini toplayıp yürümeye başladı. bebek sitelerinde, anne-çocuk forumlarında 9.-10. ayda, en olmadı 1 yaşında yürüyen bebekleri okudukça zaten bir süredir endişelenmeye başlamıştım. bu çocuk niye yürümüyor, acaba bir sorun mu var soruları aklımda dolanıyordu. neyse ki bir gün odasında birlikte oynarken aniden ayağa kalkıp yürümeye başladı ve birkaç adım sonra düştü. bu kez daha da endişelendim. çünkü yürümeye başlayan bir bebeğin birkaç adımda bir düşeceğini bilmiyordum. güneş odanın bir ucuna emekleyerek gidip bana doğru gelirken 2-3 adımda bir düşüyor, kalkıp 2-3 adım atıp gene düşüyordu. bir yandan böyle önemli bir "ilk" için sevinirken bir yandan da acaba çocuğun kaslarında zayıflık mı var, dizlerinde bir problem mi var diye düşünmeye başladım. yıllar önce izlediğim bir at belgeseli geldi aklıma. tay doğar doğmaz birkaç ayağa kalkma hamlesi yapıyor, bacakları dizlerinden bükülüp yere düşüyordü. tabi diğer hayvanların bu tür süreçleri insan yavrusuna göre çok daha kısa sürüyor. atın yavrusu da bir iki denemede bir daha düşmemek üzere ayağa kalkmıştı.

hemen internette arama yaptım ama tatmin edici bir bilgi edinemedim. bilgiler genelde bir bebeğin kaç aylıkken yürümeye başlayacağı ile ilgiliydi. forumlarda anneler bebeğim yeni yürümeye başladı çok düşüyor kafasını kolunu sürekli bir yerlere çarpıyor yazıyordu ama "çok düşüyor"un tam olarak neye tekabül ettiğini bilmiyordum. insan ne kadar okuyup araştırsa da gerçeğini görmeden, birebir yaşamadan bazı şeyleri öğrenemiyor. bence bu tür bilgilerin de kitaplarda, bebekle ilgili internet sitelerinde yazması gerekir. bebekler yürümeye başladıklarında 3-5 adım atıp düşebilirler. alışmaları günler sürebilir. bir kere ayağa kalkınca hep yürüyecek diye bir kural yok. bir yere hızlı ulaşmak istiyorsa yine emeklemeyi tercih edeceklerdir.

şimdi artık koşuyor. dışardayken bebek arabasından indirirsek tekrar yakalayıp yerine oturtmak çaba gerektiriyor. arabaya binmemek için çok ağlıyor. parkta alıp başını gidiyor. elimizi de tutmuyor. burda annelerin babaların çok kullandığı, küçük köpeklere takılan tasma gibi bişey var, onlardan aldık. omuzlarından takılıp sırtından uzanan bir kordonu var. çocuk hem kendini özgür hissediyor hem de güvende oluyor. şimdi daha çok küçük ama arabasına binmek yerine ısrarla yürümek isterse onu kullanmayı düşünüyoruz.

güneş'in uykuları hala düzenli. 11 aylık olduğundan beri saat 8'de ve kendi kendine uyuyor. aslında 6-7 aylıkken de uyuyordu ama sonrasında türkiye'ye tatile gittiğimizde aynı odada kaldığımız için uyku düzeni bozulmuştu. beni gördükçe uyumuyor, uyuduktan sonra ise her uyandığında yanıma gelmek istiyordu. eve dönünce gene eski düzeni yakaladık. bazen çok erken uyanıyor ama yatağında ayısıyla tavşanıyla oynayarak, kitaplarına ve en çok da alışveriş broşürlerine bakarak oyalanıyor. yatmadan önce kitap okuyamıyoruz. sayfayı okuyacak kadar vaktimiz olmuyor çünkü. hemen sayfayı çeviriyor. resimleri soruyor, anlatıyoruz hemen diğer sayfaya geçmek istiyor. resimli kartları var, oradaki resimleri soruyor. söyleyince odada, üstünde başında aynı şey varsa onu gösteriyor. ördek resminde oyuncak ördeğini, düğme ya da fermuar resminde üzerindekileri gösteriyor.

önceleri tv izletmeme konusunda çok takıntılıydım. artık değilim. çocuk kanalında o kadar güzel çizgi filmler var ki biz bile izliyoruz. peppa pig, nelly ile nora(bunu aslında güneş'ten çok ben seviyorum) ve (favorisi)balamory'yi izliyor, sabahları uyanınca kumandayı alıp çizgi film kanalını açıyor ya da kumandayı bize uzatıp açtırıyor. bu sırada kendisi ses sisteminin düğmesini açıyor :D çünkü nasıl edindiyse bir alışkanlık geliştirdi. tv kapanınca ses sisteminin düğmesini de çevirip hoparlörün sesini kapatıyor. bizim hiç yapmadığımız birşey bu. ayrıca başka ilginç bir rutini daha var. odasından çıkarken mutlaka kapı tutacağını alıp kapıyı açık tutacak şekilde kapıya yerleştiriyor. galiba ilerde kuralcı ve düzenli olacak.

1 yaşından beri yemeğini kendisi yiyor. özellikle akşamları nazlanırsa ve yemek faslı uzun sürerse biz de yardım ediyoruz. yemek istemezse biraz oyun yaparak yediriyoruz ama genelde kendisi yiyor. en fazla kaşığını doldurup tekrar tabağına koyuyoruz ama alıp ağzına götürme işini kendisi yapıyor. bazen bir yiyeceği çatalına batıramadığında bize uzatıyor yine alıp kendisi yiyor. elleriyle yiyebileceği şeyleri bile mutlaka çatalla yiyor. ellerine birşey bulaşmasından, üzerine birşey dökülmesinden rahatsız olup silinmesini istiyor. ayrıca kızım "biraz" titiz. çıplak ayakla yürüdüğünde ayaklarının altını ıslak mendille siliyor. yemek yerken tabağından bir pirinç tanesi masaya düşse onu alıp tabağına koyuyor :)

unutmadan yazmam gereken bir şey daha var. güneş 13-14 aylık olana kadar geceleri uyku tulumuyla uyuyordu. uyku tulumları omuzlardan çıtçıtlı, yandan fermuarlı oluyor. bir gün çıtçıtları açmayı öğrendi. sabahları uyandığında omuz çıtçıtları açık oluyordu. aradan birkaç gün geçti, çıtçıtları açıp tulumu çıkarmaya başladı. bu kez omzunda çıtçıt olmayan yelek gibi giyilip önden fermuarlı bir tulum aldık. birkaç gün her şey yolunda gitti. bu kez fermuarı açıp tulumu çıkarmaya başladı. battaniye örtünmesi mümkün değil. bu sefer de kalın tulum giydirip hiç örtmeden yatırayım diye düşündüm. böyle olunca da kıyafetinin çıtçıtlarını açıp soyunmaya başladı. bizim odamız daha ılık olmasına rağmen biz yorgan örtünüyoruz. çocuk evin en soğuk odasında üstü başı açık yatıyor diye başlarda çok üzüldüm ama çok da yapabileceğimiz birşey yok. uykusu hafif. gece yatırdıktan sonra bir daha odasına giremiyoruz. yanına battaniye bırakıp "kızım yatarken bunu ört üstüne" diyoruz. bazen uğraşıp örtünüyor. ama gece hareket ettikçe üstü açılıyor tabi. burada yaz-kış ayrımı da pek olmadığından hep örtünmek gerekiyor.



son ayların şüphesiz en büyük değişikliği kızımın 16. ayında "abla" olması oldu.tahmin ettiğim ve istediğim gibi kardeşini sevgiyle karşıladı. ilk günler biraz şaşırdı ama şimdi alıştı. salonda hepimiz bir aradayken, kardeşi ağladığında herkesten önce koşup emziğini ağzına veriyor(daha çok tıkıyor aslında. kardeşi tekrar çıkarırsa tekrar tıkıyor. reddetme lüksü yok :) bizi öpmüyor ama kardeşini öpüyor, sarılıyor. kucağına vermemizi istiyor. benim kendisini emzirirken yaptığım gibi kucağına yastık alıp kardeşini oraya koyduruyor. aralarındaki yaş farkının az olmasına seviniyorum. seneye birlikte oynayabilecekler.

kardeşi güneş'e yeni bazı alışkanlıklar da kazandırdı :) bebekken hiç emzik emmeyen kızım bazen iki emzik birden emiyor. emmekten çok ağzında tutuyor aslında.

coşkunu yanına yaklaştırmıyor. mamalarını çaldığı için hayt diyerek kovuyor. ama hulusi'yle arası çok iyi. yakaladığı yerde sarılıp yanına yatıyor.
güneş artık giysilerini de kendi giymeye çalışıyor. kazağının kollarını ayaklarına giyiyor mesela ama yakında giyinme işini becereceğine inanıyorum. çok konsantre bir şekilde 1-2 saat boyunca giyinmeye çalıştığı oluyor.

hiçbir tartıyı bulamazsa mutfak tartısında tartılan güneş :)

kendi kendine tartılıyor, saçlarını tarıyor, tavşanını emziriyor, çiçek gördüğü yerde kokluyor. 
kızım 18 aylıkken 11.7kg, sabit durduğu bir anı yakalayabilirsem boyunu da bir ara ölçeceğim.
(ekleme:20 aylıkken boyu 85.5cm, 12.5kg)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sen de fikrini paylaş!