3 Haziran 2016 Cuma

milo 11 aylık, türkiye'ye dönüşümüz 5 aylık :)



günlerdir hatta haftalardır fırsat buldukça parça parça yazmaya çalıştığım blog postu blogger'ın yamuk yapması sonucu güme gitti. taslaklarda yayınlanmayı beklerken birden yok oldu. aklımda kaldığı kadarıyla son 3 ayı özetlemeye çalışacağım.

dublin'deki yalnız ve iki küçük çocuğa yetişmeye çalışan perişan halimden sonra annemin evine sığınınca her şey kolay olur, hem yazmaya hem de gezmeye çokça fırsat bulurum sanıyordum ama değişen pek bir şey olmadı; henüz hayal ettiğim huzura ve rahatlığa eremedim. ekmek elden su gölden, ne ev temizliği ne yemek yapma derdi olmadan rahat rahat yaşıyoruz -hatta bu rahat o kadar iyi geldi ki burak'la "acaba çocuklar kreşe/okula gidene kadar annemlerde mi kalsak?" diye hain planlar yapıyoruz- ama yine de yetmiyor. yetişemiyorum.



çocuklar uyumuyor. oğlana artık bi düzen oturturum diye düşünürken güneş'in de ayarları bozuldu, gecede en az bir kez uyanıp meme emmeden uyumuyor. milo zaten bütün gece mıkırdıyor. uyandıkça ya emziriyorum ya da ağzına emzik tıkıyorum bir şekilde sabahı ediyoruz. uykum bölününce bir daha uyuyamadığım için gece uyanık kalıp çocuklar birbirini uyandırmasın diye ikisi arasında mekik dokuyup sabah çocukları anneme havale edip öğlene kadar uyuyorum. bir süredir böyle idare ediyoruz. dublin'de yalnızken gece gündüz uykusuz kaldığımdan sürekli yorgun ve çaresiz hissediyordum. şimdi annem sayesinde istediğim vakitte uyuyabiliyorum. teşekkür ederim anne, sen olmasan uykusuzluktan perişan olur, üstüne üstlük aç kalırdık.

neyse ki evimizi aldık tadilata başladık ama o da ayrı bi macera. kalekimden 50'lik pimaşa, lakeden mdf'ye, kolondan kirişe artık her türlü inşaat ve tadilat terimine hakimim. evin eski halinin fotoğraflarını çektim. ara ara sağolsun ustamız da çekip gönderiyor. herşey bittiğinde son haliyle birlikte paylaşıp blogunda before after'lı dekorasyon postu bulunan bloggerlara sonunda ben de katılacağım :D herkesin dediği gibi "tadilat zor iş"miş. iyi bir usta bulduk ama kendisi bile kendi ustalarından bahsederken "ustalarla uğraşmak zor iş" diyor :)


gelelim hep güler yüzlü ve sevecen oğlum milo'ya; 9. aya kadar alt 2 dişiyle idare eden oğlumun 9. ayda dört üst dişi birden çıktı. (11. ayında da alttaki 3. dişi(sağda) çıktı. haliyle uykusuzluk, mızmızlık ve kucakçılık başladı. 7-8 aya kadar güneş'e olduğu gibi ona da fazla bir yiyecek vermeyip sadece anne sütüyle besledim. son 2 ayda yemeklere çok hızlı bir giriş yaptı. kimi yemek yerken görse ağlamaya başlıyor. kuru fasülye, ıspanaklı makarna, tost, peynir, börek.. akla gelebilecek her şeyi yiyor. koca bir muzu bitiiriyor. güneş'e yediremedim diye yumurtayı erken denemeye başladık ama işe yaramadı. oğlan da yumurtayı sevmeyecek gibi görünüyor.


yiyecekleri çatala batırıp verince ağzına götürüyor. önüne birşeyler koyunca kendisi eliyle yiyor,  ama güneş'te olduğum kadar rahat olamıyorum çünkü ağzındakinin bitmesini beklemeden önünde ne varsa hepsini ağzına tıkıştırıyor ve boğulacak gibi oluyor. güneş'e muz, avokado, brokoli gibi tutup ağzına götürebileceği ne varsa veriyordum, yavaş yavaş kemiriyordu. milo hepsini ağzına doldurup yutmaya kalkıyor. baby led weaning her bebeğe göre değil. önemli olan hem çocuk hem de anne için stressiz bir beslenme süreci geçirmek. boğulacak mı diye korkmaktansa kendisi ayar tutturana kadar kendim beslerim daha iyi. yemek konusunda şanslıyız, kaşık görünce ağzını açan bir oğlum var. yemek yedirirken hiç zorlanmıyoruz.

erkenden anne sütünden başka yiyecek yedirmeye inanmıyorum. bazı çocuk doktorları 4. ayda bile ek gıdaya geçmeyi öneriyorlar ama neyse ki bu konuda bana akıl vermeye kalkışacak, sürekli gittiğimiz bir çocuk doktorumuz yok. erkenden ek gıdaya geçmedeki en büyük argümanları bebeklerin gıdalara alışmasını sağlamak ama vakti gelen çocuk zaten yemek yemeye başlıyor. standartlara göre ek gıda vermeye geç başlamış olmama rağmen ne çorbayı, meyve sebze püresini ne de fasulye, nohut, pilav ve makarna gibi taneli yiyecekleri reddetme olayıyla karşılaşmadım. hatta buharda pişmiş brokoli seven, görünce yaşasın diye sevinen 2 yaşında kızım var.

uzun zamandır koltuklara tutunup yürüyordu bu ay sehpalara, koltuklara tırmanıp inmeye de başladı. kendi kendine bir yerden destek almadan ayağa da kalkıyor, teşvik edince 1-2 adım atıyor. yakın zamanda yürüyecek gibi.

merhaba deyince elini uzatıp tokalaşıyor, hoşçakal deyince iki eliyle baybay yapıyor. müzik duyunca iki yana sallanarak dans ediyor. fış fış kayıkçıda bile ileri geri değil, iki yana doğru sallanıyor. tv kumandasını televizyona doğru uzatıp düğmelerine basıyor. bir de tv'ye yakın olan tekli koltuğa oturup resmen tv izliyor. bütün erkekler aynı galiba.

güneş, kardeşiyle oynayabilmek için onun gibi emekliyor. emekleyerek birbirlerini kovalıyorlar. her gün canım karşim diyerek sarılsa da milo bir oyuncağını falan eline alınca pat diye kafasına indiriveriyor. şu sendromlu zamanları bir atlatsak herşey daha kolay ve eğlenceli olacak.

oturup birlikte çizgi film izliyorlar. yan yana oturup tv izlemelerini izlemek çok güzel. mutlu aile tablosu gibi :D birbirlerini oyalamaya başladılar diye seviniyoruz ama yine de yalnız bırakmaya gelmiyor. en ufak bir şeyde çocukcağız sumsuğu yiyor. vurmak yok sevmek var, kardeşin seni seviyor, sen de sev kızım, vurunca uf olur vs. hiçbir şey söylemek bir işe yaramadığı için oğlan azıcık büyüse de kendini savunacak(uçan tekme atacak) duruma gelse diye dua ediyorum :) eskiden böyle şeyler yalnızca görülerek öğrenilir sanıyordum ama değilmiş. 2 yaş sendromunda vurmak, atmak dökmek çocuğun içinden geliyor. yapacak birşey yok, sabırla geçmesini bekleyeceğiz.

dublin'e göre artık mükemmel bir iklimde yaşadığımız için güneş hergün parka gidebiliyor, dedesi uzun uzun gezdiriyor da biraz rahat ediyoruz. çocuklardan sonra aileyle yaşamak, aile yakınında oturmak paha biçilemez bir şeymiş. iyi ki gelmişiz.

milo 11 aylıkken 10kg, boyunu da sabit durduğu bir ara ölçeriz umarım.



7 yorum:

  1. hoş bir blog olmuş tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
  2. çocuklarla ilgilenmek gibisi yok :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba sizi takibe aldım, beklerim.

    YanıtlaSil
  4. Maşallah Milo'ya çok sevimli 👍😃

    YanıtlaSil
  5. 3 ay önce bende İrlanda Drogheda'da idim. Çok güzel bir yer. Dublin e geçme fırsatım olmadı ama orası için çok daha güzel bir yer diyorlar. Nasip olursa ileride bir gün belki oraya da uğrarım. Tebrikler güzel bir blog olmuş 👏🏼👍

    YanıtlaSil

sen de fikrini paylaş!