dublin'in doğası çok güzel, şehir planlaması medeni, insanlar çok güleryüzlü, sevecen ve saygılı; "türkiye de pek iyiye gitmiyor" (ne zaman gitti ki?)falan filan ama bir ömürdeki kapalı ve yağmurlu hava limitimizi doldurduk. doğduğum, büyüdüğüm(üz), ailelerimizin ve geçmişimizin olduğu yere, türkiye'de yaşanabilecek -şüphesiz- en güzel şehre, izmir'e geri dönüyoruz. güneşli gökyüzünü, sokakta oynayan çocukların seslerini, yanlış basılan kapı zili, korna ve komşuların bitmeyen tadilat seslerine küfretmeyi, gece 1'e kadar kapanmayan bakkalların varlığını özledik. pazara gidip kilo kilo meyve sebze alacağız. gece yarılarına kadar açık kafelerde oturup kahve içeceğiz. en çok da çocukları neneye dedeye bırakıp gezmeye gidebileceğimiz için seviniyoruz.
kutuların gölgesinde sevişen çocuklar :)
burayı, hem istediğim hobi malzemelerine hem de çocuklar için gerekli olan her türlü alet edevata, organik yiyeceklere(hatta rafine edilmemiş şekere) çok kolay ve türkiye' dekinden çok daha ucuz bir şekilde erişim imkanım olduğu için özleyeceğim. şimdiden tofuyu, badem sütünü, çocuklar için zararlı kimyasal içermeyen bebek bezini/ıslak mendili nereden ve kimbilir kaç paraya temin edebileceğimi kara kara düşünüyorum.
hayalini kurduğumuz, kavuşacağımız güzel şeyler bir yana türkiye'de yaşamak biraz güç, sabır ve kararlılık gerektiriyor. burada rahata alışan bünyemiz ne tepki verecek, türkün fabrika ayarlarına dönmemiz ne kadar zaman sürecek bunu zamanla öğreneceğiz.
hakkınızda hayırlısı olsun canım.. yolunuz açık olsun.. sevgiler.. ♥
YanıtlaSil